fbpx

HERKES MÜTEAHHİTLİK YAPAMAYACAK

Sektörle ilgili olarak yeni bir yönetmelik yayınlandı. Yeni yönetmelikte işi ehline verme gibi bir gayret var. Bunu görmek bile sektörde olan bizleri heyecanlandırmaya yetiyor. (http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/03/20190302-3.htm)

Peki ne diyor yönetmelik?

Teknik ayrıntılara boğmadan özetle aktarmaya çalışalım.

Bugüne kadar olduğu gibi, “Ben inşaat yapmak istiyorum” diyen herkes artık inşaat yapamayacak. Bunun için belli yeterlilikleri karşılamak zorunda kalacak.

500 metrekareden küçük binalar hariç (onlara geçici yetki belgesi veriliyor) müteahhitler A, B, C, D, E, F, G, H olarak sınıflandırılıyor. Bu sınıflandırmalar yapılırken şirketin teknik yapısından mali yapısına kadar banka referans mektubuna ve daha önce benzer iş bitirmelerine kadar bir dizi kritere tabi tutuluyor.

Burada dikkat çeken iyileştirmeler “mesleki ve teknik yeterlilik oranı” ve “ekonomik tabloların” sınıflandırmada ki önemi. Ne kadar fazla teknik personel mesleki iş gücü kullanıyorsanız o kadar üst sınıftasınız demektir.

Başka bir açıdan bakacak olursak devlet ihale kanununa yaklaşan bir sınıflandırma ile karşılaştık diyebiliriz. Birçok noktada iyileştirmeye giden ancak hala eksikleri olan bir yönetmelik.

Örneğin, mimar ve mühendislerin bazı sınıflarda referans mektubu muafiyeti iyi bir gelişme ancak tüm sınıflandırmaların teknik tarafında istediğimiz ortaklık yapısında mühendislerin ve mimarların hakim olma durumu hala eski halinde tutulmuş. İyi yönden bakarsak bir firmanın sınıf yükseltebilmesi için kadrosunda mesleki yeterliliği olan iş gücü ve mimar mühendis bulundurma şartı bu isteğimize bir adım daha yaklaşıldığını gösteriyor.

Müteahhit firmalar artık inşa aşamasında mesleki yeterlilik belgesi ve mesleki eğitimleri olmayan işçi ve ustaları çalıştıramayacaklar.

Ayrıca yönetmelik, müteahhit firmanın mali olarak bir projeyi bitirip bitiremeyeceği açısından da yönetmelik bazı kriterler getirmiştir. Bunu da iş deneyimi daha önceki iş bitirme durumu ve banka referans mektubu ile kontrol altına almayı amaçlamış.

Daha önce yaptıkları işleri yarım bırakanlar, projeye aykırı iş yapanlar, konkordato ilan edenler yetki belgesi alamayan sınıfta bırakılmış.

Yeni yönetmelik gelecekte daha iyiyi bulma adına atılmış bir adım olarak mutluluk verici. Hele ki gündemimizde ve hafızamızda kentlerimizi bir an önce yenileme ve dönüştürme olduğu bu günlerde.

Şimdi doğru planlar, doğru kurallar ve doğru insanlarla yeni bir kent kurmaya başlayalım; huzurlu güvenli ve yaşanabilen. Bir deprem gerçeğimiz olduğunu unutmadan.

Hatırlatma: Ülkemizde 6,5 milyon konutun dönüşmesi gerekiyor ve bunların 1,5 milyonu öncelikli. Yani yapacak çok işimiz var.

YENİ YÖNETMELİĞE GÖRE HERKES MÜTEAHHİTLİK YAPAMAYACAK !

Uzun yıllardır konuşulan müteahhitlik konusuna devlet sonunda düğmeye bastı ve isteyen herkesin inşaat ve müteahhitlik yapmasının önüne geçecek adımı attı.

İyi planlanmış ve yaşanabilir kentlerde yaşamanın verdiği müthiş tadı hiç yaşamamış bir insan olarak -ki bunun sebebi böyle bir kentimiz olmayışıdır- neleri yapmamız gerektiği konusunda epey düşündüm.

Nerede hata yapıyoruz?

O gözümüzde medeniyet abidesi olarak dikilen batıdan neyimiz eksik de yapamıyoruz. Akıl mı? Hayır. Beceri mi? Hayır. Ne peki?

Sadece doğruları hayatımıza geçirirken yaptığımız hatalar. Çok güzel projeler tasarlıyoruz. Çok hızlı çalışabiliyoruz. Çok yetenekli olabiliyoruz. Ancak doğru insanlarla çalışmıyoruz.

Bunları neden anlattım. Çünkü şehri imar edenlerin yani yapı müteahhitlerinin kanun koyucu nezdindeki sınıflandırılmaları ile ilgili yeni bir yönetmelik yayınlandı. Bu da şunu gösteriyor ki geçmiş yıllarda yapmış olduğumuz birçok hatanın tekrar etmemesi için yeniden bir planlama yapılıyor.

BANA KENDİNİ ANLAT MUDANYA

Sevgili Mudanya,

Ben bir konut müşterisiyim. Her gün oturup bilgisayarın başına kendime uygun bir ev arıyorum. Kararsızım ve bu kararsızlığımı bir türlü yenemiyorum. Sonra karşıma Mudanya çıkıyor. Hafiften bir istek başlıyor bende. Yine de emin değilim. Neden Mudanya olsun? Bilmiyorum.

Sevgili konut müşterisi… Ben Mudanya. Sana neden Mudanyalı olman gerektiğini anlatmama izin ver lütfen!

Öncelikle huzur doluyum ve senin de içini huzurla doldurabilirim. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte sahilin, mavinin, denizin ve yeşilin tadını çıkarmaya başlayabilirsin. Sabah yürüyüşlerinizi denizden gelen esintiyle birlikte keyiflendirebilirsin.

Samimiyim. Sabah simitle çay eşliğinde sohbetimi, akşamları balık eşliğinde eğlencemi seninle paylaşabilirim.

Bir taraftan tarihin izlerini sana sunarken diğer taraftan gelecekle ilgili hayallerimi konuşup bugünün mutluluğunu yüzündeki tebessüme döndürebilirim.

Sağlık doluyum. Benimle yaşamaya başladığında başta astım ve göğüs rahatsızlıklarının azaldığını ve daha sağlıklı bir yaşam süreceğini söyleyebilirim. Kendi toprağımda yetişen zeytin ve sebzeleri Pazar tezgâhımda bulabilirsin. Böylece doğal beslenme ile daha sağlıklı ve formda kalabilirsin.

Maviyim ve yeşilim. Eğer denizi seviyorsan hem kumsalım da yürüyüş yapabilir hem de marinamdan bir tekneyle açılıp deniz keyfi yapabilir, balık avlayabilirsin. Doğayı seviyorsan kır gezileri yaparak yeşile doyabilirsin.

Kentin içindeyim. Kentin dışındayım. Yani sen nerede olmak istersen oradayım. Elini atsan İstanbul’u yakalarsın benimle. Ya da Bursa’yı.

Çok mu yordu seni kent? Ver elini Yıldız Tepe; ver elini Trilye! Herkesin hayalindeki küçük bir Ege kasabası hayat bulur benimle.

Yüksek yapılarım yoktur benim. Hem tarih kokar her yanı yapılarımın hem yenilik. Modernim istediğin kadar.

Mustafa Demir